DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BITCOIN 2050440-2,18%
Siirt
24°

KAPALI

13:07

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Sevda Yalçın

Sevda Yalçın

17 Mayıs 2022 Salı

    Aşk kimdir?

    Aşk kimdir?
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Aşk

    Aşk kimdir?

    Oysa aşk nedir diye sormam gerekirdi öyle değil mi? Fakat aşkı bir nesnenin çok ötesinde, metaforik bir varlık olarak düşündüğüm için bu soruyu değiştirmiş olabilirim.

    Evet, aşk kimdir? Milyarlarca insanların yıllardır ne olduğunu anlamadığı aşka, kim olduğunu sormak belki de bizi cevaba yaklaştırabilir.

    Ey aşk, kimsin sen! Uçuruma sürüklediği halde, uçurumun en ucunda bekleyerek tebessüm edilen varlık. Mutluluğu bulutlarda gezdiren ama bir o kadar da süratle yere çakan. Ve yine ayağa kalkıp hadi yeniden yapalım diyen uslanmaz çocuk akılsızlığı. Bencilliği ile ünlü insanoğlunun kendini unutacak kadar sevmesi, aşk değil de nedir? Varlığı süresince anılarını yüreğinde, ruhunda, bedeninde taşıdığı. Aşkın bir insan için evet tamamlandım dediği ve yokluğunda ruhundan bir parça eksilmiş gibi hissettiğidir.

    Ey ateş! Aşık yanmasın beni yak diyen maşuk deliliği.

    Sınırsız delilikler ile çevrili bir mutluluk kırıntısı görmek için her şeyin, en önemlisi de kendisinin ötesine geçilen bir yaşam. Sonucu ayrılıklar olması hiçbir şeyi değiştiremez. Tıpkı sevdiğini görebilmenin ümidiyle yeşeren narçiçeği dallarına bırakarak can veren prens mutluluğu gibidir aşk. Bundandır ki narçiçeği imkansız aşkı niteler. Ama özeldir bütünüyle, aşk ölümle yitirilmez. Her nesilde yaşar aşkın en güzel sembolleri.

    Bu kadar sıra dışı ve mantığın çok dışında reaksiyonlar gösteren aşkı basite indirgemeye çalışsak bile anlamlandırmak yine de yeterli olmayacaktır. Fakat bilim bunu bir şekilde hormonlara bağlayarak ve beyinde gelişen fonksiyonlar sonucunda gelişen davranış ve ruh halini tanımlaya çalışmış. Beyinde aşk molekülü olarak nitelendirilen feniletilamin, limbik sistemde dopamin (ödül, motivasyon, vücut hareketlerinin yönetimini sağlar) hormonun salgısının artışını tetikler. Beyin aşkı bir ödül olarak görür ve bu hormon genellikle mutlu olmanızı sağlar. Vücutta gelişen zincirleme hormonların artışı ile “Midemde kelebekler uçuşuyor, içimde bir heyecan var. İştahım yok, Odaklanamıyorum.” Gibi sözcükler hormonların işi diyebiliriz. Bilim, aşkı kategorize ederek dayandığı hormonların doğal kimyasal sonuçlarına bakarak bunu açıklamaya çalışmıştır. Hatta aşk konusundaki çalışmaları ile ön plana çıkan Helen Fisher, sevgililerin beraberken yoğun duyguları yaşaması ve ayrıldıkları anlarda ise gelişen stresi ilaç bağımlılarının davranışlarına benzetmiştir. Bu davranışlar da hormonların gösterdiği duygu değişimleridir.

    O zaman şöyle soralım,  hormonların artış veya azalışta olması geçici bir durumu nitelemez mi? O zaman sevgilinin bir süre sonra unutulması ve hiç olmamış gibi davranılması normal bir süreçtir.

    Peki, biz buna aşk diyebilir miyiz?

    Hayır tabii ki bu olsa olsa hoşlanmak/etkilenmek/bağımlılık diyebileceğimiz süreli bir yaşam modeline girebilir.

    Aşk ise çok daha farklı bir boyutta yer alır. O bir nesne değil nefes alan bir canlı gibi yaşar aramızda. Bu yüzden aşk kimsin sen, diye sormak en doğal hakkımızdır. Çoğu fanilerin bilmediği, göremediği, tadamadığı eşsiz duygu karmaşası. Aşk her ruhla bütünleşemez ne yazık ki. Özel ve saf kalplerde yer edilendir kendisi. Aşkı yaşayan insan temizliği okyanustan da berraktır. Hiçbir kötülüğün mesken edinemeyeceği yüreklerde yeşerir aşk. Bir çocuk masumluğu ile yarışacak kadar masumdur.

    Üzücü olabilir fakat aşk size sadece bir kez uğrayacaktır. Aşık ile maşuk tektir. Onun ötesi yoktur artık. Bir yürek bir aşk taşıyabilir. Sonraları insanoğlu bir başka insanı elbet sever ya da sevilir. Tabiat gereğidir biraz da, hayatına severek devam etmek. Aşk uzun süre görülemeyen endemik bir tür olabilecek bir varlıktır. Bir keredir ve her zaman gelmez. Bir gün olurda aşka denk gelirseniz onu yaşamayı unutmayın sakın. Yaşamak denilen mucizevi detay aşk ile bütünleşirse işte o zaman yaşadım ben ferahlığı duyarsınız.

    Peki biz aşkı yaşadık mı, yaşamadık mı nereden bilebiliriz diye soracak olursanız.

    Anılarınızı yoklayın. Eğer anılar boşlukta ise Aşkı aramaya devam edin derim.

    Devamını Oku

    Veda

    Veda
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bugün anlıyorum yokluğunun saati geçtiğini. Artık bana ait olmadığın aşikar bir gerçek,

    Anlıyorum, herkes bir buse almalıydı güzelliğinden.

    Güneşin parlak damlalarının döküldüğü saçlarına,  gözler değmeli.

    Mavi gözlerinin denizinde insanlar boğulmalıydı.

    Sadece bende saklı kalamayacak mucize bir güzelliğe sahip masumum.

    Sanırım yavaş yavaş veda ediyorum.

    Bir anda veda edilebilir miydi ki senden.

    Bakışlarında ki o eşsiz müzik notaların,

    Kuş cıvıltısı neşesinde umutların,

    Siliyorum hepsini bir bir.

    Çünkü anlıyorum sen bana ait değilsin.

    Sahi aitlik ne anlam ederdi ki, ben kendimi sana katmış, seni kendime katmıştım.

    Basit sözcüklerimin tesiri erişemez senin yokluğunun kederine. Fakat kelimelerim, anlamının eksikliğini acı içinde feryat ediyor.

    Seni kaybediyorum ve nasıl iyi olabilirim bilmiyorum.

    Öğrenemedim henüz yalandan iyi olmayı.

     Soluklanmanın yetmeyeceği kadar çok yorgunum, sevilmeyi öğrenememenin hüznü, sevmeyi öğrenme hevesimi kırdı. Şimdi ise sadece köşeme çekilip yaşamayı öğreniyorum.

    Ve ben, son kez sana veda ediyorum…

    Devamını Oku

    Yalnızlığım..

    Yalnızlığım..
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Hiçbir yere varılamayan ışıksız, izbe bir yolda yürüyorum.
    Dilimi anlayan yok, susuyorum.
    Şimdi koca bir sessizlik büyütüyorum içimde.

    Kalabalığın içerisinde benliğimi kaybettim.
    Ölümün soğuk sessizliği sesleniyor.
    Oysa bir taraftan yaşam şarkısı oyalıyor ruhumu,
    Ve her gün yeniden yaşamaya başlıyorum.

    Ben yorgunum, suskunum, meczup bir yolcuyum.
    Umudumun dizleri kanamış bir çocuk ağlaması,
    Kimsesizliğim, tek başına bir yolcu.
    Aramayı arayan bir belirsizliğim ben.

    Sessiz, kırık, izlere yamalı yalnızlığım benim.
    Ah Tanrım, bir insanlığın yalnızlığı, ne büyük bir acı.
    Ben kaybettim, yendiler beni.
    İnsan, hiç insan olmaktan yorulur mu?
    Yorulurmuş, anladım.
    Yorgunluğum mesele değil de,
    Ya bir gün yalnızlığım da, beni terk ederse…

    Devamını Oku

    Umut

    Umut
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Hiçliğimin boşluğunda
    Hayaletim sessizce dolaşıyor.
    Varlığım bir bulut hafifliğinde,
    bir görünüp bir kaybolan mutluluk gibi.
    Yalnızlığım görünmez oluyor gün be gün
    Bedenim uykusuz ve yorgun.
    Ruhum kırgın.
    Bağırmak istiyorum çürümüş sessizliğimi.
    Tozlu raftan alıp duygularımı, gökyüzüne uçurtma yapmak.
    Varım ben dercesine haykırmak.
    Duygularımla, hislerimle örülmüş bir varlığım.
    Varlığım çıplak bir gerçek.
    Gerçeğim bir çocuk kimsesizliği.
    Ama hala bir umudum var.
    Gökyüzüne asılmış yağlı urgana gitmeden benliğim.
    İnsanlığı yaşayacağım, uçsuz bucaksız.


    Sevda Yalçın

    Devamını Oku

    Ben Hiç Anlatamadım Hiç De Anlamadılar

    Ben Hiç Anlatamadım Hiç De Anlamadılar
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ben hiç anlatamadım, hiç de anlamadılar.
    Yalan bahar güneşi gibiydi.
    Öylesine yanlış, öylesine zamansız bir ruh.
    Beni gerçekliğine inandıran güç neydi?
    Sevgi mi, aşk mı ya da her neyse işte.
    Hayalinin sıcaklığına dokunabilecek kadar yakın,
    Ama hep bir hayal uzaklığının kıyısında boğulmak.
    Yokluğun ve sevgisizliğin bedenimde ıstırap yaratırken,
    Senin gerçekliğinin yalanı nasıl bu kadar inançlı olabilir.
    Ya ben deliydim ya da sen gerçek olamayacak kadar hayaldin.
    Neydi beni buna inandıran güç.
    Ne kulağımda sesin vardı ne de Gözlerime değmiş gözlerin.
    Hayalini gerçek kılan benim deliliğim miydi?
    O halde ben deliliğimden razıyım.
    Gerçek dünya senin hayalin kadar sahi değil.
    Bırak aklım yalanlar söylesin, sen gerçeğim kal.
    Zaten ben hiç anlatamadım, hiç de anlamadılar…

    Devamını Oku